Halk etimolojisi


Halk etimolojisi tabiri, dil bilimiyle alakası olmayan kimselerin gelişigüzel yaptıkları kelime tahlilleri için kullanılıyor. Yani anlayacağımız, ne lengüistikle ne de herhangi bir disiplinle ilgileri var. Buna karşın, toplumda bir karşılıkları da yok değil hani.

Mesela Mekke ve Medine’nin kökenleriyle ilgili iddia epey itibar görüyor. Halk etimologlarımıza göre bu iki şehrin ismi aslında Kürtçeymiş. Adem Babamız, Havva Annemize sokulmaya çalışmış, Havva Annemiz bakmış ki ondan kurtulamayacak, Adem’e “Meke me dîne” demiş. Mekke “yapma” ve Medine ise “bizi görmüşler” anlamına geliyor Kürtçe de. İşte bu iki sözcüğün kökeni ve ortaya çıkış hikayeleri onlara göre böyle.

Ee, Havva Ana ve Adem Baba Kürtçe konuştuklarına ve ilk insanlar olduklarına göre insanlığın ilk dili de haliyle Kürtçeymiş sonucu ortaya çıkar. Daha bitmedi, Hz. İbrahim de Kürt ve onun ismi de “Brahîm”den geliyormuş ki anlamı da “taşın kardeşi” demekmiş. Bira’nın Türkçesi kardeş, hîm sözcüğününki de taş demek.

Eğer Türklerin Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisi varsa, bazı Kürtlerin de kurumsal olmazsa da benzer teorileri var. Etimolog ve tarihçilerimize göre Babil İmparatorluğu’nun ilk kralı ve koyduğu kanunlarla meşhur olan Hamurabi de Kürt; ispatı ise isminde saklı. Zira bu bileşik isim, “hemo+rabî”den, yani Kürtçe konuşma dilinde Muhammed’in bozulmuş hali olan “Hemo” ve kalkmak anlamındaki “rabûn” fiilinin emir kipi olan “rabî”den geliyor. Babası bir keresinde ona kızdığı için “Hemo rabe” (Muhammed kalk) demiş ve ondan sonra da adı “Hamurabi” kalmış diyorlar.

Aslında Sümerler de öyle iddia edildiği gibi Türk falan değiller. Çünkü kıymetli etimologlarımız kelime analizi yöntemiyle Sümerlerin Kürtlüğünü de dünya aleme ispatlamışlar. İddialarına göre Sümer sözcüğü de Kürtçenin “sê” ve “mêr”den mürekkep bir sözcük olup Türkçe karşılığı ise “üç adam”dır.

Devam edelim, eğer Amazon sözcüğünün kökü Türkçe “amma uzun”dan geliyorsa, Mississippi sözcüğünün kökü de Kürtçedeki “masîspî”den geliyor; masî balık, spî beyaz; masîspî de beyaz balık demek.

Mêrdîn isminin “Mêrê dîn”den (deli adam) ve Adiyaman adının da “a diya min”dan (anamınki) geldiğini ileri süren kimselerle belki sizler de karşılaşmışsınızdır. Doğrusu bu etimologlarımız sayesinde bunlara benzer epey sözcük tahlilleri sayabiliriz, ama bunlarla yetinelim. Çünkü karşı cepheden de iki örnekle devam etmek istiyorum.

Mezopotamya Kültür Merkezi’nin kurulduğu ilk yıldı, kim olduğu şüpheli biri merkeze gelip gidiyordu. Kimimize göre aklını kaçırmış kaçığın biri, kimimize göre de kendini deliliğe vurmuş bir ajandı o. Türk olduğunu söylüyor ve Kürtçeyle ilgili ilginç tezleri vardı. O yüzden onu rahmetli Feqî Huseyn’e yönlendirmişlerdi. Ben de sohbetlerine şahit olmuştum.

Bu zatı muhterem Kürtçedeki “civat” (topluluk) ile “bijî” (yaşa) sözcüklerinin kökenleriyle ilgili acayip şeyler söylüyordu. Kürtçedeki bazı sözcüklerin farklı dillerden alındığını iddia ediyordu. Feqî Huseyn ise onu ciddiye alıp Kürtçeyle ilgili onu aydınlatmaya çalışıyordu. Ama o Kürtçe diye bir dilin olmadığını ısrarla ileri sürüyordu. Bu şahsa göre “civat” sözcüğü İtalyancadaki “cıvata”dan, “bijî” de Fransızcadaki “buji” kelimesinden alınmaydı. Kürtçe ise toplama bir dildi vesselam.

Halk etimolojisi dediğimiz şey işte böyle bir şey. Hakikaten insan bazen bu “yaratıcı zekaya”, bu müthiş özel “yeteneğe” şapka çıkarmıyor değil. Netice itibariyle bir “zihinsel faaliyet” söz konusu ve bunların ürettikleri fikirlerin de ciddi ciddi alıcıları var.

Comments